Milli Eğitim Bakanlığının merkez yapısıyla birlikte, il milli eğitim müdürlerinin tamamına yakını değiştirilmişti. Kedinin bacağını ilk günden ayırma anlamına gelen bu değişikliklerin amacına ulaşmadığı anlaşılmaktadır. Bunu ifade ederken “eski halin daha doğru olduğunu, ne merkez teşkilatına nede il müdürlerine dokunulmamalıydı” şeklinde düşünmediğimi hemen ifade edeyim. Zira bugünkü bakan hatta başbakan dâhil kimse vazgeçilmez değildir. Mezarlıkların vazgeçilmez insanlarla dolu olduğu öteden beri bilinir. İşleyiş yıllarca bir şekilde devam etmiştir.
 
        Bakanlığın yapmış olduğu değişikliklerde deneme-yanılma yöntemiyle hareket ettiğini, görmekteyiz. Eğitim gibi hassas bir konuda zaman kaybının ağır faturalara neden olabildiği görülmelidir. Dün en iyisi diye merkeze alınan,  yirmi beş gurup başkanının, bugün değişeceği konuşulmaktadır. Bunun yanında il milli eğitim müdürlüğünden istifalarda bir biri ardına gelmeye başladı. Kayseri, Konya, Siirt İl Milli Eğitim Müdürleri görevlerinden istifa ettiler. Binlerce eğitimcinin beklenti içerisinde olduğu bu makamlardan istifaların nedenlerinin ne olduğu sorgulanması gerekir.
 
       Ben bu istifaların iki nedenden olabildiğini düşünmekteyim. Bunlardan birincisi; kadro alamama endişesi. İkincisi ise; erdemli bir davranış olarak istifa seçeneğinin kullanılması.
 
    Bakanlığın ilk üç adamı sayılacak kişilerin, kendilerini efendi başkalarını köle olarak görüp, bu arkadaşlara “kadro alamazsınız güle güle” demiş olabilir. Bu durum bakanlık adına oldukça vahimdir. Bu insanlara kadro veremeyen bakanlık yetkilileri, boşuna kürek sallamadan kendi istifalarıyla ilgili açıklama yapmalıdır. Ancak buna rağmen görevlendirme olsalar dahi “Hizmet Allah içindir” ilkesi gereği bu arkadaşlar gidebildiği yere kadar görevlerine devam etmeliydi.
 
       İstifaların ikinci ihtimali yürekten alkışlanacak bir davranıştır. Devleti arpalık olarak gören zihniyetlerin, bırakın altı ayı, altı gün de olsa bu makamlara atlayıp, günlerini gün etmenin sefasını sürdürdükleri, bilinen bir Türkiye gerçeğidir. Yıllardır il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde servetlerine servet katan müdürlerin, harami kedi gibi dolaştığı bir ortamda, “ben ilkelerimle varım, alın müdürlüğünüz sizin olsun” diyebilen yiğit insanlar var ise onları, bu ülkenin gururu olarak ayakta alkışlamak gerekir. Umarım bu ihtimal, istifalarda daha etkili olmuştur.
 
Emrullah AYDIN
 
Eğitim-Bir-Sen
 
İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı