Koronirüs'te Korkulan Oldu! Sayı 2 Katına Çıktı!

Koronirüs'te Korkulan Oldu! Sayı 2 Katına Çıktı!

Koronirüs'te Korkulan Oldu! Sayı 2 Katına Çıktı!

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca corona virüste son durumu paylaştı. Türkiye'de son 24 saatte 927 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 17 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 226 bin 100, can kaybı 5 bin 613 oldu. Milliyet'e konuşan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek'in açıklaması korkuttu.

Sağlık Bakanlığının internet sitesinde yer alan ve Bakan Fahrettin Koca'nın da Twitter'dan paylaştığı "Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosu"nun güncel verilerine göre, bugün 40 bin 16 test yapıldı, 927 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu. Son 24 saatte 17 hasta vefat etti, 1010 kişi de iyileşti.

Toplam test sayısı 4 milyon 572 bin 688, vaka sayısı 226 bin 100, vefat sayısı 5 bin 613 olarak kayıtlara geçti.

Yoğun bakımdaki hasta sayısı 1249, solunum cihazına bağlı hasta sayısı 387, iyileşen hasta sayısı ise 209 bin 487 oldu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Twitter hesabından son verilere ilişkin yaptığı paylaşımda, "Yeni vaka sayımız, son günlerdeki ortalamasında. İyileşen hasta sayımızla yeni vaka sayımız arasındaki fark düne yakın. Yoğun bakım, entübe ve riskli gruptaki hasta sayımız yaklaşık aynı düzeyde seyrettiği için vefat sayıları birbirine yakın gerçekleşiyor." ifadesini kullandı.

KORKUTAN ARTIŞ 
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, hastanelerine başvuran hasta sayısında artış yaşandığı uyarısında bulundu.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, vakaların yüzde 46’sının İstanbul’da tespit edildiğini açıklarken İstanbul’un en büyük üniversite hastanelerinden biri olan Çapa Tıp Fakültesi’nde hasta sayısında yaşanan artış endişe yarattı.

Koronavirüs başvurularının iki kat arttığını açıklayan İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, Milliyet’e şunları söyledi:“Önceki döneme göre gelen hasta sayısının neredeyse iki katı kadar başvuru var. Gelenler içerisinde de ağır vakalar bulunuyor.

Dikkat edilmezse sayı yükselir. Dün dışardaydım, maske takan görmedim. Takanlar da burun altı takıyor. Bunu bir türlü oturtamadık.

BAYRAMLAŞMAYALIM

Salgın boyunca çok dikkat eden insanlar ani gafletle bile tedbirlerini gevşettiğinde hasta olabiliyor. Etrafımızda hastalık taşıyan bir sürü insan var. Hasta olan ama hastalığının farkında olmayan bir sürü taşıyıcı var.

Hafif bir öksürük, bir boğaz ağrısını önemsemiyor. Basit gördükleri bu boğaz ağrısı koronavirüs olabilir. Dolayısıyla ev gezmeleri, bayramlaşmalar büyük sıkıntı olabilir. Kurban Bayramı’nda bayramlaşmayı uzaktan yapalım.

Geçen bayram sokağa çıkma yasağı vardı, o süreç rahatlıkla atlatıldı. Bu bayramda serbest, şimdi bir de insanlar artık hastalığı önemsemez hale geldi. Ama yoğun bakımdaki hasta sayıları azalmıyor. Sayı aynı veya hafif yükselişte.

BAYRAMDA SOSYAL MESAFE VE MASKEYİ UNUTMAYALIM

Bayram ziyaretlerine gidildiğinde de pandemi tedbirlerine tam anlamıyla uyulması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Taşova, şöyle devam etti: “Olur da ziyarete gidilirse özellikle yaşlı ve risk grubundakiler için 1.5-2 metre mesafede bulunarak, el hijyenine dikkat etmek ve maske kuralına uymak gerekiyor. Toplu halde yenilen yemekler, ziyaretler olmasın. Ziyaret etmeyelim. Telefon var, görüntülü konuşma var, bu seneyi böyle geçirelim. Bunun başka yolu yok. Hele ki toplumda vakalar artarken böyle bir riske kimseyi atmamak gerektiğini düşünüyorum.”

KURBAN BAYRAMI DAHA TEHLİKELİ

Kurbanlık alımındaki tokalaşarak yapılan pazarlıkla ilgili sosyal medyada gördüğü 'yapay el' örneğini veren Taşova, hiçbir şekilde bu durumun kabul edilir olmadığını belirterek şöyle konuştu: "O da olmayacak, o da bir ritüel bizim için. Bütün bunlardan vazgeçmeliyiz. Bilindiği gibi sosyal mesafe, maske, temizlik ve havalandırma gibi önlemler çok önemli. Bu dönemi böyle geçireceğiz. Özellikle ikinci dalgayı beklerken daha dikkatli olmak gerekiyor." Kurban kesiminin ardından etlerin dağıtılırken kapıya bırakılmasının daha güvenli olacağını dile getiren Taşova, “Belediye ve kurumların ayırdığı, hijyen ortamının sağlandığı alanlarda, daha kontrollü olan kısımlarda bu görevin yerine getirilmesi bir koşul. Etlerin dağıtımı da sosyal mesafe korunarak yapılmalı. Kapıya bırakılarak, mesafe korunarak yapılabilir. Maske kullanımına dikkat edilerek dağıtılabilir. Gidip evde oturma, kalabalık bir ortam oluşturup o şekilde dağıtma olmamalı” dedi.

KORONAVİRÜSÜ BELİRTİSİZ GEÇİRENLERDE İNME RİSKİ DAHA YÜKSEK. EYLÜL VE EKİM'E DİKKAT... 
Beyin Damar Hastalıkları Hasta Derneği (BEYİNDER) Başkanı ve Avrupa İnme Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Nöroloji Algoloji ve Vasküler Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, “Teşhis ve tedavi almadan iyileşen bu kişilerde, kanda pıhtılaşma riski daha yüksek. Ayrıca İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre Kovid vakalarının yüzde 33’ünde, ileride Alzheimer demans gibi tabloların olabileceği de öngörüldü.

SAYI İKİ KATINA ÇIKTI

 

Ölüm oranlarının azalmasının normale dönmek için bir kriter olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Uludüz, “Bakmamız gereken daha önemli bir nokta var. Günlük rakamlarda yoğun bakıma giren hasta sayısına dikkat etmek gerekli. Çünkü 10 Haziran'da yoğun bakıma giren hasta sayısı 800’lerde iken bugün neredeyse iki katına çıktı.

Entübe edilen hasta sayısı da her geçen gün arttı. 200’lü sayılardan 400’e kadar ulaştı. Demek ki bir aslında yükselme trendi var ve hala biz bu hastalık açısından risk altındayız” dedi.

Nörolojik açıdan Kovid 19’un gerek epilepsi nöbeti, gerekse beyinde enfeksiyon yapabileceğinin daha önce bilimsel platformlarda da konuşulduğunu anlatan Prof. Dr. Uludüz, hastalığın inme (felç) riski de yarattığına dikkat çekerek şu uyarılarda bulundu:

“Biz Kovid’de şunu öğrendik. Hasta bize bazen hiçbir enfeksiyon bulgusu göstermeden inme tablosu ile gelebiliyor. Oysa bir kişinin inme geçirmesi için birtakım risk faktörleri taşıması gerekiyor. Tansiyon, şeker, kolesterol, ileri yaş, kalp hastalıkları gibi faktörler inmeyi tetikliyor. Ancak bu hastalarda hiçbir risk faktörü olmadan direkt inme ile geliyor. Genellikle de genç hastalar bunlar.

 

Kovid teşhisi alanlara tedavi sırasında pıhtılaşma faktörüne de bakılır ve kan sulandırıcı ilaç da verilir tedavide. Ama ‘asemptomatik’ dediğimiz, hastalığı hiç belirtisiz ya da hafif geçirenler bu anlamda kontrolsüz bir süreç geçiriyor. Bu kişilerin serum antikor düzeyleri de daha düşük oluyor. Yani hastalığa karşı güçlü bir bağışıklık gelişmiyor. Bu da tekrar Kovid’e yakalanma riskini yükseltiyor. İlk enfeksiyonda akciğerde bir hasar kalmışsa, uzun vadede zararı daha yüksek olabiliyor.

Tekrar Kovid geçirme riski daha yüksek bu kişilerin. İşte bu kişiler, üstelik genç hastalar, Kovid’den değil, inme yüzünden hastanelik oluyor. O nedenle ‘Nasıl olsa ben bunu geçirdim’ ya da ‘Ben gencim, bana bir şey olmaz’ dememek gerekiyor. Şu anda yoğun bakıma gençler daha çok girmeye başladı.”

 

Prof. Dr. Derya Uludüz, Eylül ve Ekim aylarında beklenen influeanza (grip) sezonu ile birlikte inme vakalarının daha da artabileceğine işaret ederek şu uyarılarda bulundu: “Kışa gireceğiz ve grip dönemi gelecek. İkinci dalgadan bahsediyoruz ama hala birinci dalganın etkisinden kurtulmuş değiliz.

İngiltere’de yapılan bir başka araştırmaya göre yaklaşık 2 bin vaka incelendi ve Koronavirüs’ün grip virüsünden çok daha yüksek oranda inmeye yol açtığı ortaya kondu. 100 Korona hastasından 2 ila 3’ünde inme görülüyor. Bu, oldukça yüksek bir rakam aslında. İnfluenza dediğimiz grip mikrobunda ise inme riski binde 5 civarında.

 

Yani Kovid, 6 kat daha yüksek riskli inme açısından. Ama grip ve Kovid bir arada görülürse, inme riski çok çok daha fazla artacaktır. O nedenle grip mevsimi de başlamadan önlemlerimizi sıkılaştırılmalı kişisel olarak korunmayı ciddiye almalıyız.”

 

“BELİRTİSİZ GEÇİRENLERİN ALZHEİMER RİSKİ DE YÜKSEK” 
Prof. Dr. Derya Uludüz, Kovid 19 geçiren hastaların ileride Alzheimer, demans gibi nörolojik hastalıklarla da karşı karşıya kalabileceğini anlatarak sözlerini şöyle noktaladı: “Kovid geçiren birinin akciğerlerinde oluşan lezyonun uzun vadede nasıl bir etki bırakacağı konusu bilim dünyasını endişelendiriyor. Yine İngiltere'deki bir çalışmaya göre bundan 2- 3 sene sonra vakaların yüzde 33’ünde Alzheimer ya da demans gibi tabloların görülebileceği öngörülüyor.

Çünkü daha öncesinde SARS ve MERS virüslerinde bu deneyimlendi. O hastaların bir kısmında uzun vadeli Alzheimer ve demans gelişti. Çünkü akciğer lezyonu olduğunda, eğer sekel olarak orada kalırsa, ki Koronavirüs gerçekten ciddi akciğer problemleri yaratıyor, hastanın oksijen kapasitesi olumsuz etkileniyor. Bu da ileriki dönemlerde beynin yeterince oksijen alamamasına, bazı hafıza bölgelerinin hasarlanmasına yol açıyor.

Bu da uzun vadede demans ve Alzheimer’ı beraberinde getiriyor. Öyleyse biz aslında bu virüsten korunarak ileriki yıllarda gerek akciğer gerekse beyin sağlığımızı da korumuş olacağız. Asemptomatik geçirenlerin yüzde 65’inde akciğerde lezyonlar saptanmış. Bu kişiler sadece inme değil, uzun vadede Alzheimer için de riskli hale geliyor. Demek ki semptomatik vs farketmiyor, hepimiz risk altındayız ve korunmaya çok dikkat etmemiz gerekiyor.”

MİLLİYET

 

 

 

 

 

 

 

 

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.