OKULLAR EYLÜLDE AÇILMAYABİLİR

OKULLAR EYLÜLDE AÇILMAYABİLİR

SON DAKİKA

 
OKULLAR EYLÜLDE DE AÇILMAYABİLİR!

Okullar Eylül’de açılabilecek mi? Kovid-19 analisti Prof. Tank ne diyor?

Kovid-19 sürecinde sağlıkçılarla birlikte tanıdığımız bir başka meslek grubu Kovid-19 analistleri oldu. Daha çok sigorta sektörünün kullandığı analizler bugün tüm dünyada politikaların belirlenmesinde etkili oluyor. Bu kez pervinkaplancom instagram yayınının konuğu bu analistlerden birisi, Kovid-19 verilerini istatiksel ve aktüeryal bakış açısı ile inceleyen Ankara Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Aktüerya Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Tank.  Tank ile hem kovid-19 analizlerini konuştuk hem de “veri bilimlerinin” yani Big Data’nın önemini. Onlar veri yığınları arasından anlamlı sonuçlar çıkarıyor ve analizlerini sunuyor. Yani veri madenciliği yapıyorlar. Tank, üniversite tercihi yapacak gençler için de hem aktüerya bilimini anlattı.

OKULLAR EYLÜL’DE AÇILABİLECEK Mİ? KOVİD-19 ANALİSTİ PROF. DR. TANK NE DİYOR?
İlk yaptıkları simülasyonda kovid-19 salgınının 180 günde tamamlanmasını öngördüklerini bu sürenin de eylül ayına denk geldiğini hatırlatan Tank, 1 Haziran’da kısıtlamaların kaldırılmasının ardından tüm parametrelerin de değiştiğini söylüyor. Tank, şöyle diyor: “Buradaki bir parametrenin yüzde 1’lik bir artışı size minimum bir 30 güne mal olabiliyor. Bizim parametrelerimiz çok değişti. Tarih vermek asla istemiyorum ama tablo düzelmezse, böyle artarak giderse yıl sonunu geçer.”

RİSK ANALİZİ YAPTIĞINIZDA SINAVLAR YAPILMAMALIYDI
Tank, hem LGS’de hem de gelecek hafta YKS’de yaklaşık 4.5 milyon öğrencinin sınava katılacağını, aileler ve görevliler ile birlikte sayının 10 milyonu bulacağını belirterek, “Ne kadar risk var?” sorumuza da şu yanıtı verdi:

 

“Bir kere verileri beklememiz gerekiyor. Ben burada bir epidemi ya da enfeksiyon uzmanı değilim. Ama duyduğumuz nedir, bugün olan bir olay vaka sayısına 7-8 gün sonra yansıyabiliyor, çünkü bu hastalığın bir kuluçka süresi var. Bunun için bir 7-8 gün sonrası için Türkiye verilerini beklemek gerekiyor. Benim kişisel görüşüm, risk yönetimi anlayışıma göre yapılmamalıydı. Sınava girenler gençler, onların bağışıklığı daha yüksek deniyor ama umalım bu etki çok büyük olmaz.”

KISITLAMALAR İŞE YARIYOR MU?
Tank hafta sonlarında yapılan kısıtlamaların işe verilere göre işe yaramadığını söylüyor: “İşe yarayan tedbirlerdi. Mesela şehirlerarası seyahat yasağı, genç ve yaşlı nüfusun sokağa çıkma kısıtlaması. AVM’lerde  restoranlar ve mağazaların kapanması. Bunlar işe yaradı.”

Tank’ın yayınımızda sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

AKTÜERYA VE AKTÜER NEDİR?
Yakında üniversite sınavı var ve sonra da öğrenciler tercih yapacak. Aktüerya ve aktüer nedir bize anlatabilir misiniz?

Ankara Üniversites istatistik mezunuyum. Son sene seçmeli derslerimiz arasında risk analizi, bir de aktüerya vardı. Bu dersleri aldım ve 1994 yılından bu yana da risk analizi ve aktüerya çalışıyorum. Verilerle uğraşmayı seven ve bilgi teknolojilerini kullanmaya yatkınlığı olan bir kişiyim. Ne yaptığımızı şöyle anlatabilirim. Kümeleri biliyorsunuz. A, B kümesi ve bunların kesişimi olur. Üç tane küme olsun, matematik, istatistik ve bu ikisinin kesişimi matematiksel istatistik. Buraya bir de finansı alırsak eğer matematiksel finans, matematiksel istatistik, finans istatistiği. Ama bu üçünün kesitiği bölge bizim için aktüeryadır. Dolayısıyla aktüerya bilimlerinde okuyan bir öğrencinin çok iyi matematik, istatistik ve ekonomi bilmesi gerekiyor.


 
‘Aktüer ya da aktüerya nedir?’ diye soracak olursak, aslında risk mimarlığıdır ve riski yöneten kişilerdir. Bu her alana yönlendirilebilir. Biz maalesef ülke olarak risk yönetimi değil, afet yönetimi yapıyoruz. Afet yönetimi, risk gerçekleştikten sonra bunun etkilerinin kaldırabilecek ve azaltabilecek durum. Risk yönetimi ise gerçekleşmeden önce yapılandır. Aktüer dediğimiz kişi, sigorta matematiği yapan kişidir. Bunun içinde istatistik, matematik ve finans da vardır.

MEZUNLARI NE İŞ YAPAR?
Aktüerya bilimleri mezunu öğrencilerin iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarına denkliği vardır. Dolasyısıyla hem aktüeryayla ilgili hem de iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunlarının işletme gibi bölümlerden mezun olan kişilerin başvurduğu alanlara başvurabilecek durumdadırlar. Türkiye’de Aktüerler Derneği, Avrupa Aktüerler Derneği’ne tam üyedir. Buna göre de bu derneğe üye her ülkede sınava tabii olmadan çalışabilirsiniz.

KOVİD İLE İLGİLİ VERİ AKIŞI KISITLI
Kovid-19 ile ilgili Dünya Sağlık Örgütü, Johns Hopkins, Harvard, Google başta değişik kuruluşlar veri topluyor ve yorumluyor. Siz hangi verileri kullanıyorsunuz?

Tek veriyle hareket etmek mümkün değil. Ben Google topluluk hareketlilik raporlarından elde etmiş olduğumuz verileri Türkiye için inceliyorum. Türkiye’de Kovid’le alakalı maalesef çok kısıtlı bir veri akışı var. Dolayısıyla bizim çeşitli öngörülerde bulunmak için kullanabileceğimiz modeller çok sınırlı.

GÜVENLİ ALANDAN ÇIKTIK MI?
Siz ilk simülasyonu yaptığımızda salgının Türkiye’de başladığı tarih olan 11 Mart'tan 180 gün sonra yok olmasını beklediğimizi söylediniz. Buna göre 23 Nisan’dan sonra tırmanıştan plato olarak tanımlanan yatay seyre geçiş olduğunu ve 21 Mayıs’tan itibaren de sönümleme aşamasının başladığını söylüyordunuz. Gerçi ekliyordunuz da “mevcut koşulların geçerliliği” altında. Şu anda durum nedir? Güvenli alandan çıkıldı mı?

Dünyadaki en önemli varlık bence veri. Verileri eğer doğru okumazsak ve kullanmazsak emin olun bu karar destek sistemlerinde alınacak olan kararlarda çok büyük yanlışlıklar olabilir. Evet biz analizlerimizi yaptık ve baktığımızda o günün parametreleriyle 180 gün gözüküyordu. 8 Eylül, hatta uzatalım 15 Eylül gibi biter diyorduk. Bu açıklamayı yaptığımız dönem çok kritikti ve sonrasında biliyorsunuz kısıtlamaların kalktığı 1 Haziran’da yeni döneme geçtik. Ama aynı parametrelerle tekrar simülasyon yaptığımızda bu bitiş 15 Eylül’den sonraya atıyorsa o zaman parametrelerde bir değişiklik oluyor. Bugün bu verilere baktığımızda bitiş 180 gün değil, değişiyor, 180 günde bitmeyecek.

PİK Mİ YAPTI TEKRAR
Pik mi yaptı bu durumda?

Pik yapmadı aslında ama küçük bir patlama yaşadık orada ve o güvenli bölgenin dışına çıktık. 1 Haziran’ın etkisiyle oldu bu. 10 Haziran’dan itibaren biz o güvenli bölgeden uzaklaşmaya başladık. Bunun sebebi, bu açılma. Kısıtlamaların olduğu dönemin birden kaldırılması. Bizim burada Bilim Kurulu üyelerinin ve Sağlık Bakanlığı’nın önerilerine uymadığımızı düşünüyorum. Çünkü bu virüsün nasıl bulaştığı, nasıl tedbirlerin alınması gerektiği biliniyor. Ama biz bunlara pek uymuyoruz, bu benim kendi gözlemim. Ki bu hem sayılara hem vefatlara yansıdı, hem de analizinde grafiklere de yansıdı bu durum.

Google verilerini incelediğimizde biz yeni bir döneme başlamamışız, hareketlilik anlamında 11 Mart öncesindeki her alandaki hareketliliğe dönmüşüz. Mesela eczane ve marketlerdeki hareketlilik çok fazla. Toplu taşıma istasyonları aynı.

GOOGLE 6 BÖLGEDE HAREKETLİLİK ÖLÇÜYOR
Google 6 bölgede hareketlilik ölçmüş, Pazar, AVM , kafe restoran gibi rekreasyon alanları, market, eczane, ulaşım istasyonları, konut, iş yeri ve parklar gibi 6 tane yerde hareketliliği ölçmüş. Bu hareketliliğin en çok arttığı yer toplu taşıma araçlarının istasyonları çıkıyor, otobüs durakları, terminaller, hava limanı. Toplu taşıma araçlarındaki yolcu sayısı kısıtlaması kaldırıldı. Şu anda bir dolmuşa 20 kişi binebiliyor ama eskiden 7 kişi binebiliyordu.

ÇALIŞMA SAATLERİ DÜZENLENMELİ
Belki burada oturulup çalışma saatlerine çeşitli düzenlemeler getirilebilir. Örneğin İstanbul, Ankara gibi yerlerde çalışma saatlerine farklılıklar getirilebilirdi. 1000 kişi aynı anda işe gideceğine, 200 kişi şu saatte, 200 kişi bu saatte gitsin denilebilirdi. 8’de başlayan 4’te bitirsin, 9’da başlayan 5’te bitirsin gibi kalabalığı önlemek için çeşitli yaklaşımlar uygulanabilirdi. Bu tür analizlerden elde edilen sonuçlarını herkesin kullanması gerekiyor. Karar alıcıların, vericilerin, araştırmacıların, herkesin bunu kullanması gerekiyor.

HAREKETLİLİK VERİLERİ NEDİR?
Biraz da bu Google hareketlilik verilerinin ne olduğundan bahsetmek istiyorum. Google diyor ki ben bu 6 bölgeyi biliyorum, 2 Ocak - 6 Şubat arasında buralardaki hareketliliklerini ölçüyor. Daha sonra bunların bir ortalama değerini alıp bunu bir referans değeri yapıyor. Daha sonraki tarihlerde de bu referans noktasına göre ne kadar azaldı ne kadar arttı ölçümünü yapıyor. Google’daki bu veri madenciliği inanılmaz bir şey. Android işletim sistemi olan ve konum servisleri açık olan bütün kullanıcıların yığın biçiminde tüm verilerini alıyor, onu size özetliyor. Tabii onlar veriyi temizleyip kullanılabilir hale getiriyor. Bunun içerisinde bütün ülkelerin, gün gün verileri var. Bunun içinden Türkiye’yle ilgili olan verileri alıyoruz. Bugün siz Google’ın verileriyle bir analiz yapmak isteseniz, verileri temizlemek için minimum 1 saat harcayıp şehri, günü vs. süzmeniz gerekiyor. Google bunu biliyorsa benim saklamamın manası yok diye sosyal medyadan da bu bilgileri tüm kullanıcılarıma açtım.

SINAVLAR İÇİN 10 MİLYON KİŞİ HAREKET EDİYOR
Geçen hafta 1.6 milyondan fazla öğrenci LGS’ye girdi. Bu hafta da yaklaşık 2.5 milyon. Velisi, öğretmeni, görevlisini katarsak 2 haftadır 10 milyon kişi yer değiştiriyor. Bu hareketlilik verilere nasıl yansır?

Bir kere verileri beklememiz gerekiyor. Ben burada bir epidemi ya da enfeksiyon uzmanı değilim. Ama duyduğumuz nedir, bugün olan bir olay vaka sayısına 7-8 gün sonra yansıyabiliyor, çünkü bu hastalığın bir kuluçka süresi var. Bunun için bir 7-8 gün sonrası için Türkiye verilerini beklemek gerekiyor. Google hareketlilik verilerine bakmamız gerekiyor, acaba o gün ne kadar hareketlilik olmuş? Ama Google hareketlilik verilerinde okullar yok. Okulun bahçesi rekreasyon alanı olarak gözüküyor mu gözükmüyor mu, bunu grafiklere yansır yansımaz söyleyebiliriz. Google tabii bunu çeşitli dönemlerde yayınlıyor, her gün her an yayınlamıyor. İkinci olarak, Google’ın açıkladığı verilerde sınav gününü içeren tarihin verilerinin de olması gerekiyor. Ben gözlerime inanamadım, sınavların olduğu yerlerde sosyal mesafe yoktu. Şu da var. Bir sokağa çıkma yasağı iki saat kala açıklanmıştı ve insanlar paniklemiş, marketlere koşmuştu. Ama bu facia verilere yansımadı. Temel sebebi belki de o gece dışarı çıkanların çoğunun gençler olmasıydı. Gençlerin de biliyorsunuz bağışıklığı daha yüksek.

SINAVLARIN YAPILMASI DOĞRU MU?
Bu sınavların yapılması doğru bir karar mı?

Bu benim kendi kişisel görüşüm, bence yapılmamalıydı. Ama yapılmamasının sebebi benim kafamdaki risk yönetimi anlayışım. Bana göre risk vaka sayısının artmasıdır. Vaka sayısının artması yoğun bakıma, entübeye, ondan sonra vefat sayısına yansıyacaktır. Bu net, bunu biliyoruz. Peki bunu bile bile neden öğrencileri sınava alıyoruz? Bunun mutlaka bir etkisinin olacağını düşünüyorum ben. Umalım bu etki çok büyük olmaz. Ama ben risk yönetimi açısından bunu yapmazdım. Devlet yönetimi açısından bunu bilemiyorum. Sınava girenler gençler ama sadece risk yönetimi açısından bakarsak yapılması doğru değil.

OKULLARIN AÇILMASI YIL SONUNU BULUR MU?
Sizin veriler değişmeden önceki simülasyonunuza göre 8-15 Eylül arasında salgın bitiyor ama veriler değişti diyorsunuz, bu tablo bu şekilde sürerse eylül ayında okulların açılması kolay görünmüyor. Ne zaman açılabilir sizce?

Okullar açılsa bile, bizim mutlaka okullar açılmayacakmış gibi tedbirlerimizi almamız gerekiyor. Bugün Amerika’da ve Avrupa’da bir dolu kurumlar, eğitim kurumları eğitimlerini online yapacağını ilan etti. Şu kesin, hibrid bir eğitim sistemi kullanılıyor. Hocalara diyorlar, “Bu dersi sen veriyorsun. Bunu online mı vermek istiyorsun, yüz yüze mi vermek istiyorsun?” Hocalar da burada tercihlerini yapıyorlar, online veya yüz yüze diye. Sanki okullar açılmayacakmış gibi bizlerin her türlü karara hazırlıklı olmamız gerektiğini düşünüyorum.

YIL SONUNU GEÇER Mİ?
Buradaki bir parametrenin yüzde 1’lik bir artışı size minimum bir 30 güne mal olabiliyor. Bizim parametrelerimiz çok değşiti. Tarih vermek asla istemiyorum çünkü çok tehlikeli. Tablo düzelmezse, böyle artarak giderse yıl sonunu geçer. Hareketlilik durunca değişir ama hareket de etmek zorundayız. Kesinlikle sosyal mesafe, maske önlemlerini almalıyız. Herkes bir 11 Mart öncesine gitsin, Türkiye’ye gelip gelmeyeceğini konuşuyorduk. 11 Mart’ta ilk ölüm açıklandı. Hepimiz bir panikledik. Bugün aramızda yaklaşık 23 bin tane koronalı hasta var. Bugünkü durumuz emin olun sayı anlamında 11 Mart’tan daha iyi değil. Bugün her gün yaklaşık 20 kişi ölüyor. Ne olur önlemlerimizeçok dikkat edelim, keşke herkes 65 ya üstü vatandaşlarımız kadar dikkatli olsa.

Bu verilerinizi YÖK, MEB istiyor mu? Bize simülasyon yapın, okulları açabilecek miyiz acaba diyen oluyor mu?
Biz kendi üniversitemizde böyle bir projenin içerisindeyiz. Bana soran olmadı, sorulan var mıdır, bilmiyorum. Sorulması, incelenmesi gerekiyor mu, evet gerekiyor.

KISITLAMALAR İŞE YARIYOR MU?
Ben verileri inceleyip, açıkladığımda ilk başta çok büyük tepki aldım, çünkü bu kısıtlamaların çok işe yaradığını düşünüyorum, veriler bunu gösteriyor. Ama işe yarayan tedbirlerdi. Mesela şehirlerarası seyahat yasağı, genç ve yaşlı nüfusun sokağa çıkma kısıtlaması. Resmi olarak hiçbir AVM kapatılmadı ama AVM’lerin içindeki restoranlar ve mağazalar kendilerini kapattı. Ben sokağa çıkma yasağının değil alınan tedbirlerin işe yaradığını görüyorum. Çünkü veriler kısıtlamadan bir gün önce ve bir gün sonra nasıl hareketliliğin yükseldiğini gösteriyor. Teorik olarak 1 pozitif vakadan bugünlere geldiysek eğer, 23 bin tane aktif vakadan bahsediyoruz şu anda iyileşen ve vefat edenler haricinde. Sonuçta 11 Mart’taki 1 vakadan bugün 23 bin vakaya ulaştıysak, bu kısıtlamalar işe yaramamış, bu net. Yanlış bir kararda da kısıtlama yapılmasını diretmenin bir anlamı yok. Veriler bunu söylüyor zaten, çünkü hareketlilik çok artmış.

EN BÜYÜK VERİ KİMİN ELİNDE?
Şu anda en büyük veri kimin elinde, en iyi toplayan ve işleyen kim oldu?

Veri gerçekten paha biçilemez bir şey. Türkiye olarak biz verileri topluyoruz ama Türkiye maalesef bir veri çöplüğüne döndü. Topluyoruz, ama kullanmıyoruz. Onlar oradaki veri tabanlarında duruyor. Biz veriyi Amerika’dan alıyoruz. Apple bunu ölçmüyor mu, ölçüyor? Google ölçüyor, navigasyon sistemi TomTom ölçüyor. En büyük veriyi şüphesiz Amerika topladı. Çok enteresan, yapılan analizleri yüzde 90’ı belki, John Hopkins Üniversitesi’nden geliyor. Şu anda onların elindeki veri tabanı inanılmaz bir şey. Bütün ülkeler verilerini Dünya Sağlık Örgütü’ne girmek zorunda. Onlar bütün bu verileri DSÖ’den çekiyorlar. Hangi verileri çektiklerini bilmiyoruz. John Hopkins Üniversitesi’nin bizlere açıkladığı yeni vaka, yeni ölüm, günlük iyileşen. Üç veri yayınlıyor ama hangi verileri topluyor, bilmiyoruz

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.