Binali YILDIRIM İstanbul Sorusuna '' İZMİR Broşürünü Göstererek Cevap Verdi ''

Binali YILDIRIM İstanbul Sorusuna '' İZMİR Broşürünü Göstererek Cevap Verdi ''

İsmail Küçükkaya: Dün Sayın Cumhurbaşkanı seçimim bir açıklama yaptı. Seçimden sonra kazanan görevin başına gelecek dedi. Sorum şu olsun, Pazar günü yapılacak seçimden sonra itiraz olacak mı seçimi kabul edecek misiniz?

Binali Yıldırım: Bir kere İsmail Bey, İstanbullular, vatandaşlarımız bilsin. Biraz teknolojiyle aram iyidir. İnternet altyapısını da biz yaptık. Veri yedekleme ayrı iştir, kopayalama ayrı iştir. İstanbul'un verileri yedekleniyor. Hem de bir yerde değil iki yerde yapılıyor. Veri yedeklemesi yapılmadan zaten hiçbir veri saklanamaz.  Bir güvenlik meselesidir bu. Her an bir şey olur, veriler kaybolabilir.Yedeği mutlaka vardır, usul odur. Bilgisayarınızda bile veri yedekleme sistemi var. O bakımdan bunu düzeltme ihtiyacı duydum. İkincisi de benim söylediğim bir cümleninisadece ön kısmını Ekrem Bey ifade etti. Efendim belediye başkanının her şeyi inceleme yetkisi vardır. Ancak devamı var. Niye kopyalama ihtiyacı duyuyor? İstediği zaman, istediği bilgiyi maiyetindeki insanlar alır getirir. Belediye başkanından bilgi saklayacak halleri yok. Bunu ifade etmek istedim. Benim söylediğimle burada ifade edilen aynı şey değil. Kaldı ki mahkeme kararı da, onu da tanımıyor gibi. O mahkeme kararı da yanlış dedi, ilgizi biri dedi. İlgisiz dediği Eyüp'ten İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi bir avukat. Bu veri kopyalama işi bir FETÖ taktiğidir. FETÖ bunu yaptı geçmişte. Bir şey daha söylemekte yarar var. Üç tane dışarıdan uzman da görevclendirme yaptı. Bir kere bu başlı başına fecaat bir şeydir. Devletin memurları dururken en hassas yerlere, kozmik odalara dışarıdan adam tayin edip görev veremezsiniz.  


İsmail Küçükkaya: Sayın Yıldırım seçim sonucunu kabul edecek misiniz?

Binali Yıldırım: Ne demek. Her seçim sonucu kabul edilir ama nasıl seçim hukuki, demokratik bir işlemse, seçim sonucu sayımda da itiraz süreci cap ederse yine olur. Amqa bu sefer belki biz etmeyeceğiz, sayın Ekrem Bey edecek. Ben iki taraf için de bunun normal bir şey olduğunu düşünüyorum.

İsmail Küçükkaya: Sayın İmamoğlu seçim sonucunu siz kabul edecek misiniz?

Ekrem İmamoğlu: Elbetteki seçimlere itiraz haktır. Bu hakkı kimsenin yok sayma hakkı yok. Uydurma gerekçelerle itiraz haksız. Dolayısıyla bizim sürece dair hep eleştirdiğimiz bunlardır. İtiraz sürecinde algı oluşturmak karşı tarafından yaptığı bir uygulama. Bakınız “çaldılar”. Kim çaldı? Sordum hala yanıtlamadı. Bilmiyorum dedi. Hala devam ediyorlar. Sayın Yıldırım bir ara vazgeçti yine devam etti. FETÖ uygulamalarının nasıl olduğunu ben bilmem. Veri kopyalama işlemi tam da o gerekçeler yazılırken bakanlıklardan dışarı çıkarılmaması gerekirken, cezaevlerindeki verilerin, çeşili başka verilerin AK Parti’ye verilmesidir. Bizim yaptığımız işlem çok masum bir işlemdir. Az önce söylediklerimi döylemiştir. Diğer cümlesi de Belediye başkanı halkın önceliklerine önemsemelidir” diğer cümlesi budu. Başka cümlesi yoktur.

İsmail Küçükkaya: Sayın İmamoğlu, Karadeniz'de çok kalabalık mitingler düzenlediniz. Ordu'da yaşananlar çok konuşuldu. Ne oldu neden oldu, neden sinirlendiniz. bir valiye hakaret ettiniz mi?

Ekrem İmamoğlu: Benim doğduğum şehir Trabzon. Sonra sırasıyla Giresun, Ordu, Samsun’a gittik. muaazzamdı Bize tuzak kuruldu. Benim nasıl sakin olduğum sükut sahibi olduğum belli. Benim VIP sıkıntım yok. Annemin durumu ortada tabi. Beni şurdan geçin buradan geçirin diye bir derdim yok. Trabzon’da VIP'den geçitim Ordu’dan niye geçmedim bilmiyorum. Bu konu İstanbul’un konusu değildir. İstanbullunun konusu 31 Mart seçimleridir. Valiye hakaret etmedim. basitlik kelimesi hareketse...

İsmail Küçükkaya: AK Parti en güçlü ismi olarak İzmir'i neden kaybettiniz ve İstanbul'da mesela favori oalrak gözüküyordunuz, bu seçim sonucu sizi şaşırttı mı?

Binali Yıldırım: İzmir seçimi çok geride kaldı. 17-25 Aralık'ın gölgesinde biz bir seçim yaptık ve İzmiğr tarihinde alınabilecek en yüksek oyu aldık. Onu söyleyeyim. Buradaki seçim sonuçlanmadı. Buradaki seçimin kazananı kaybedeni yok. Her ne kadar Ekrem Bey ben seçilmiş belediye başkanıyım, daha mazbata filan yokken Anıtkabir'e gidip belediye başkanı diye yazdıysa da burada kazanan bir belediye başkanı yok. Olsaydı zaten bu seçimler yenilenmezdi. Hayretle izliyorum. Ekrem Bey alışkanlık haline getirdi, çarpıtmayı, doğru söylememyi. Bakın en son sizinle yaşadık. Ne dedi? Soruları İsmail Bey'den aldı dedi. Ben almadım dedim. Daha sonra siz de almadığım yönünde açıklama yaptınız değil mi? İstanbul Büyükşehir Belediyesi israfın içinde dedi, web sitesine sadece 80 milyon harcamış dedi, Sayıştay raporlarıyla yalanlandı. En yakın arkadaşı Fatih Portakal bile yayınında dedi ki "Bu Ordu işi olmamıştır, yanlış olmuştur. Bizde görüntüler var, RTÜK'e takılacağız diye yayınlamıyoruz". Yani bence Ekrem Bey kabul etseydi, özür dileseydi iş bitmişti. Ama iki gün sonra düşündü, taşındı, basitlik diye bir icatta bulundu. O da şuyu vukuundan beter bir şey. Aslında şimdi vali özür dilemesi gerekir demiştim. Şimdi başka bir şey diyorum. İstanbullulardan ve milletten özür dilemesi gerekir. Çünkü millete yalan söylemiştir. İstanbul seçimlerine de gideceğiz ve İstanbullular kararını verecek. Ben İstanbul'a güveniyorum. İstanbul için çok güzel hizmetler yaptık bugüne kadar. Daha fazlasını da inşallah 23 Haziran'dan sonra bu yetkiyi İstanbullu bize verince yapacağız.

Ekrem İmamoğlu: Sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiştir. 31 Mart gecesindeki kazandım ifadesi gibi yanlış bilgi verilmiştir. Benim oradaki ifademde İsmail Küçükkaya ismi yok. Sayın Yıldırım Küçükkaya dedi. Bana veren bilgi karşı tarafın soruların moderatöre verilerek hazırlanması. Partilerden 10’ar soru alınsın moderatör sorsun gibi. Bana yalan söylemiştir dediniz.(Binali Yıldırım’a) Öyle bir sabırla dinledim ki. Buradan gelir şuradan gider, umrunda değil. Son olarak yalan söz sahibine aittir diyerek konuyu kapatalım.

İsmail Küçükkaya: Bir Sayıştay raporu var. Son 5 yılda 753 milyon bir zarardan bahsediliyor. Son zamanlarda çok tartışma konusu vakıflara ayrılan son 1 yılda 308 milyon lira. Belediye başkanı olunca siz nasıl yapacaksınız?

Binali Yıldırım: Bir kere Sayıştay raporunu siz gördünüz mü İsmail Bey? Sayıştay raporunda öyle bir rakam yok. 108 bin lira mı ne, o kadar. Yani bu yalan. Yalan olduğu İBB tarafından açıklandı defalarca.

Böyle bir şey yok, Kısacası yalan. Doğru değil diyelim, Ekrem Bey alınmasın. Çünkü nitekim o televizyon programında biz düzeltmeyi yapınca doğru değilmiş ne güzel dedi. Kendisi öyle bir geçiş yaptı. Değerli arkadaşımızın maalesef bu konularda daha ilkeli davranmasını beklerim. Bugüne kadar ortaya atıp kafa bulandırmaya çalıştığı bütün meselelerin doğr u olmadığ ıortayas çıktı. Bunları tek tek isterseniz sayalım ama ben bunları konuşmaktan zul duyuyorum. Ben İstanbul'u konuşmak istiyorum. Hala biz İstanbul'u konuşamadık İsmail Bey. Vakıflarla ilgili de açıklamalar yapıldı. Vakıflara falan öyle aktarılan, zaten belediyeler vakıflara nakdi kaynak aktaramaz. Ne yapıyor peki bu vakıflar? Ne yapmış? Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor ve sosyal faaliyetler yapıyor. Sosyal sorumluluk projeleri yapıyor. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. FETÖ'nun nasıl beyin yıkamak için gençleri devişirip sonunda da 15 Temmuz gibi bir belayı başımıza sardıysa, bu vakıflar da o tehlikeleri bir daha yaşamamak için bu işleri yapıyor.

Ekrem İmamoğlu: Benim FETÖ ile hiçbir ilişkim yok. Az önce Binali Yıldırım çok talihsiz bir şey söyledi. FETÖ’nün tehditinden gençleri korumak için vakıflar var diye. Kardeşim belediye var. Belediye yurt yapamıyor mu da vakıflar yapıyor? He vakıflarla iş birliği yapabilirsiniz. Benim geçmişimde her kesimden vakıflarla iş birliği yapmış beş yıllık belediyecilik tecrübem var. Ama kardeşim belediye yapacak. Benim ne işim var. Zaten başımıza bela olmuş, terör örgütü var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak eğitime destek olacağız. Kreş acacağız. Dolayısıyla ben o işten hiç anlamam. (FETÖ) Bizim işimiz olmaz öyle şeylerle. Sağlıklı, devletin güçlenmesine inanan bir ahlak anlayışımız var.

Binali Yıldırım: Şimdi tabii temiz vakıflara veririm diyor da temiz vakfı nasıl yani, deterjanla yıkarak mı belirleyeceğiz? Temiz olup olmadığına kim karar verecek?  İstanbul'da 23 bin tane vakıf, dernek ve hemşehri derneği var. Ve bunların hepsine İBB de ilçe belediyeleri de destek oluyor.  Bir şeyi tekraren söylüyorum, hiçbir şekilde belediyeler bu kuruluşlara nakdi destek olamaz. Kendisinin ilçesinde bir vakıf var. Yani vakıflarta destek olmak yanlış bir şey değil. Sizin yapamadığınız işleri onlar yapıyor, siz de onalra destek veriyorsunuz.  Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar. İnsanları bir araya getiriyorlar, onların kaynaşmasını sağlıyorlar. İhtiyaçlarını görüyorlar. Kurslar, geziler düzenliyorlar. Vakıf isimlerinden bahsetti. Bu vakıflara nakdi bir kuruş yardım yapılmamıştır.  Yapamaz belediyeler. Onun için burada algı operasyonuna gerek yok. Yapılmadığına dair belediye zaten açıklamasını yaptı. Memnun oldum FETÖ'ye yönelik beyananından. Doğrusu takdir ediyorum. FETÖ büyük bir terör örgütüdür. 15 Temmuz gecesi biz bunu yaşadık. Yakından yaşadık. 251 şehit verdik, 2 bin 193 gazimiz oldu ve bu FETÖ örgütü ile mücadele de elbette devam edecek. Ama burada tabii ki hukukun içerisinde kalarak devam edecek. Bunların ibadet kısmı var, ticaret kıskı var, ihanet kısmı var. Bizi ilgilendiren ihanet kısmıdır. Bunlar da şimdi mahkemede hesabını veriyor. 

İsmail Küçükkaya: Belediye başkanı seçilirseniz, işsizlik ve kent yoksulluğunu azaltmak için neler yapacaksınız?


Binali Yıldırım: Tabii ki ekonomik sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına öyle ya da böyle yansıyor. Bu yükü hafifletmek için birçok vaadimiz var. İstanbul Avrupa'nın 13. büyük ekonomisi. İstanbul ihracatı 72 milyar dolar. Milli gelirin 236 milyar dolarını karşılıyor. 5 yıl içerisinde yapacağımız projelerle 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla'da mesela bioteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. 160 bioteknoloji fabrikası yapacağız. Buradan 27 milyar ekonomiye katkı sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Burada big data dediğimiz büyük verinin işlenmesi. Burada gençler istihdam edilecek. Altyapısını hazırlayacağız, fikir getirecekler. onların akıl terini üretime dönüştüreceğiz. Pendik'te teknoloji geliştirme bölgesi.Burada firmaların AR-GE'leri olacak. Bunun örneği Rotterdam, Singapur'da var. Bu modeli İstanbul'a getireceğiz. Burada 50 bin istihdam öngörüyoruz. Atatürk Havalimanı hem millet bahçesi hem de fuar ve kongre merkezi olacak. Avrupa'daki 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10'undan istifade edelim ve şehrimize katma değer sağlayalım. Bu da 40 milyarlık bir katkı. haber 3

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset-gündem Haberleri