Okul Aile Birliği Yönetmeliği Değerlendirmesi

Okul Aile Birliği Yönetmeliğinin yayımlanması ile beraber kafalarda bir çok soru işaretleri oluşmuştur. Bu maksatla gerek şahsi gerekse hukukçu olmamamız nedeniyle hukukçulardan aldığımız görüşleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Öncelikle belirtelim: Zamanlama kötü

Bu yönetmeliğin değişeceği sinyalini öğretim yılı başında veren bakan Sayın Ömer DİNÇER’e Ekim ayı başında bu yönetmeliğin çıkarılması çağrısında bulunmuştuk. Çünkü yeni genel kurullar yapılacaktı ve yeni oluşumun genel kurullara yansımasının uygun olacağını değerlendirmiştik. Beklenen yönetmelik öğretim yılının tam ortasında yayımlandı ve bazı sorunları tabii ki beraberinde getirdi. Bunları ilerleyen aşamada ele alacağız.

Yönetmelik metin olarak nasıl?

Yönetmeliğin hazırlanışı hukukçu eli değmiş intibası veriyor. Veli tanımından, yaygın eğitim kurumlarına kadar tanımlamalara gidilmiş, Okul Aile Birliğinin tüzel kişilik olmadığına vurgu yapılmıştır. Bu da bize bundan sonra çıkarılacak yönetmeliklerde geçmişte yapılan hatalardan uzak durulacağı intibasını uyandırıyor. Aşağıda belirteceğimiz geçici maddelerle bazı durumlar açıklanmadığı halde.

Yönetmelik yeterli mi?

Okul Müdürleri, öğretmen ve müdür yardımcısı artık yönetim kurulunda değil. Okullarda para konusunun konuşulmasının, idareci yada öğretmenlerin bu süreçte yer almasının pedagojik olmadığını, bunun çok büyük sorun olduğunu defaten belirtmiştik.

Bizim sayın bakandan beklentimiz okullarda bağış konusunu tümden sona erdirmesi ve Sosyal Devlet’in gereği olarak okulların ihtiyaçlarının bakanlık tarafından karşılanması yönündeydi. Görülen odur ki bakanlık bundan uzak duruyor. Ücretsiz ders kitaplarına her yıl yüz milyonlarca TL, FATİH Projesine ise Milyarlarca TL kaynak ayrılabilirken okulların zorunlu ihtiyaçlarına yine kulak tıkanıyor.

Okul müdürü ve müdür yardımcıları yönetim kurulunun dışındalar fakat sorumlulukları bitmiyor. Açıkça söyleyelim ki bundan böyle veliden bağış talep eden yönetici yanar. Okulda para toplama işi tamamen velilerin elinde.

Bu noktada bakanlık gerçekten uzaktır. Velilerin bu işin altından kalkması pek mümkün değil. Bir çok okulumuzda Genel Kurullarda aday bulmak dahi zorken onlara bir de tüm sorumluluğu yüklemek ne kadar doğru tartışılır. Okul idareleri gönüllülük esasına göre olsa da velilerden taleplerde bulundukları dönemlerde dahi okulları döndürmekte zorlanan okullar şimdi nasıl dönecek göreceğiz.

Bakanlık bu yönetmelikle haklı olarak müdür ve öğretmenlere el çektiriyor. Doğrusu da budur. Fakat velilerin gelinen (müdürlerin bu kadar horlandığı, soruşturmalara tabi tutulduğu, suçlu ilan edildikleri) noktada gönüllü bağış yapmaları mümkün görülmüyor. Velilerin geneli artık bu paralar doğru kullanılsa da doğru kullanıldığına inanmıyor.Bunu ben değil yapılan anketler söylüyor.

Bakanlığa Öneri:

Bakanlık öncelikle; velilerin bağışı olmadan okulların dönebilip dönemeyeceklerine, hijyenik ve güvenli eğitim ortamının yaratılıp yaratılamayacağına dair görüşünü açıklamalıdır.

Bu yönetmeliğin felsefesinden de anlaşılacağı üzere bakanlık velilerin gönüllü olarak Okul Aile Birliklerinde görev aldıklarına, gönüllü olarak bağışlarda bulunduklarına inanmaktadır. Eğer durum böyle bu noktada samimiyet varsa, bağış konusu okullardan tamamen kaldırılsın.Veliler bakanlıkça yada İl/İlçe müdürlüklerince açılan hesaplara para yatırsınlar. Bu makamlar da okulların ihtiyaçlarını karşılasınlar.

Okul Müdürlerine Tavsiye:

Bundan sonra Okul Aile Birliğinin yapması gereken yada okulla ilgili taleplerinizi yazılı olarak birlikten talep edin. Onlar da size imkanımız yok paramız yok, toplayamıyoruz derlerse onların yazacağı yazıyı da ekleyerek İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünüzden talepte bulunun.

Aile Birliği para toplanamadığı için personelin işine son verir, temizlik malzemesi alamaz, fotokopi harcamalarınızı karşılayamazsa sorumlu yine siz olacaksınız fakat bunun gerekçesindeki sorumluluğu paylaşmak adına İlçe MEM’leri bilgilendirmeniz uygun olacaktır.

Çünkü: İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin; Milli Eğitim Müdürlükleri Yönetmeliğinin 6.maddesinde yer alan

“2) Bulunduğu görev alanındaki millî eğitim hizmetlerini incelemek, görev alanına gi­ren okul ve kurumların ihtiyaçlarını tespit ederek kendi yetkisi dahilinde olanları yapmak, olma­yanları yetkili makamlara bildirmek,

3) Görev alanındaki hizmetlerin daha iyi yürütülmesi ve geliştirilmesini sağlamak, ge­rektiğinde ilgili makamlara teklifte bulunmak, “

Hükümler ile diğer mevzuatlar gereği sorumlulukları var.

Onlar da diyecekler ki biz nereden bulalım bizde de ödenek yok. Bu sorunun cevabı belli okullar nereden bulsunlar?

Yönetmelikte sıkıntı var çünkü; kantin kira sözleşmesini imzalayan, pazarlık yapan dahi Aile Birliği iken davalık bir durum olduğunda muhatap Aile Birliği değil (okul yani) okul müdürü olarak sizsiniz. Aile Birliği sigortasız personel çalıştırırsa yine muhatap sizsiniz.

Kantinlerin durumu nedir?

Sözleşmesi devam edenler bitime kadar devam edecekler. Sözleşmesi devam edenler sözleşme bitimine kadar işletmeyi sürdürecekler. Sözleşme süresi sona erdikten sonra ise öncelik bu işleticilere verilecek. Fakat Aile Birliğinin bu işleticilerle pazarlık yapma şansları var.

Şu anda tereddütte olan ve bakanlığın ivedilikle açıklama yapması gereken hususlardan biri bu. (1) bakanlık pazarlığın sınırını koymalı. Örneğin öğrenci sayısı artmışsa yada alan genişlemişse bu durumda mı artış olacak yoksa her halükarda artış yapılabilir mi? Artışta anlaşma olmazsa ne yapılacaktır? Bakanlık açıklamalıdır. Haklı olarak her Aile Birliği maksimum fiyatı talep etmek ister. Her kantici de minimum kira ödemeyi. Bu konuda bakanlığın açıklama yapması şart. Aksi halde davalardan geçilmez ve bu dava masrafları da Aile Birliklerince karşılanacak. Okul Aile Birliğinde para yoksa okul ödeyecek. Fakat okulun böyle bir ödenek kalemi yok.

Çünkü bu konuda konuştuğum bir avukattan bana gelen bilgi de bu yönde.Avukatın verdiği örneği paylaşayım: Kişi adına Avukat Uzman öğretmenlik davası açmış. Davayı kazanmış. Avukat benim vekalet ücretimi ödeyin diye tebligat yaptığında bakanlık okul ödesin talimatı vermiş. Okul nasıl ödeyecekse?

Yönetmelikte sözleşme süresinin kaç yıl olabileceği belirtilmemiş. Yani Aile Birliklerine bırakılmış konu. Daha önceki yönetmelikte 5 yıldan fazla olamaz diyordu. 5 yılın dolduğu 31 Mayıs 2010 tarihinde oluşan tereddüt sonucunda bakanlıktan bir talimat gelmiş ve yönetmelikte bunu 10 yıla çıkaracağız buna göre hareket edin talimatı verilmişti. . Fakat değişen yönetmelikte bu noktada bir husus yok. İster bir yıllık isterseniz 5-10 yıllık yapın.

En çok gelen soru ve sorun:

Okullar haklı olarak eski yönetmelik yürürlükten kalktı. Yenisi geldi. Yürürlük tarihi de yayımlandığı tarih. Geçici bir madde de yok.

Yönetim ve Denetleme kurulları değişti ne yapacağız? Sorusunu sorumaktadırlar. BU sorunun cevabı ortada duruyor.

Müfettişlere sordum tereddütteler. İlçe yöneticilerine sordum onlar da tereddütteler. Bunun üzerine yöneticilerimiz adına bu konulara vakıf olan bir Avukat’a sordum. Eğitim-İş Sendikasının hukuk bürosu avukatların Sayın Tansu BATUR’a yöneticiler adına sorduğum iki soru ve cevapları:

Sorular:

1-MEB okul Aile Birliği Yönetmeliğini yayımladı. Yeni yönetmeliğin yürürlük maddesi yayımı tarihinde yürürlüğe girer diyor.

Geçici maddede de olmayan bir durum var ortada.

Örneğin: Yönetim kurulu eskiden 4 veli, müdür, 1 müdür yardımcısı ve 1 öğretmenden oluşuyordu.

Şimdi ise 5 veliden oluşuyor. Bu durumda yeniden genel kurul mu yapmalıyız? Aynı yönetim kurulu devam mı etmeli? Yoksa yedekten birini de yönetim kuruluna alıp 5 kişiye mi çıkarmalıyız?

Keza denetleme kurulunda eskiden 2 veli bir öğretmen vardı. Şimdi ise iki öğretmen bir veli var. Burada da asil denetlemeden birini çıkarıp yerine yedek öğretmeni mi koyacağız?

Eski yönetmelik yürürlükten kaldırıldığına ve yeni yönetmelik yürürlükte olduğuna göre hukuki olarak süreci nasıl işletmemiz gerekir?

2- MADDE 5 – (1) Okul ile aile arasında bütünleşmeyi gerçekleştirmek, veli ile okul arasında iletişimi ve iş birliğini sağlamak, eğitim ve öğretimi geliştirici faaliyetleri desteklemek, okulun ve maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin eğitim ve öğretimle ilgili zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere okullar bünyesinde tüzel kişiliği haiz olmayan birlikler kurulur.

Şeklindedir.

Buradan da anlaşılacağı üzere birlik tüzel kişilik değil. Örneğin kantini ihaleye veren birlik ile kantinci arasında itilaf yaşanırsa Birlik adına muhatap kim olacak yada kantinci kimi dava edecek? Tüzel kişilik olmadığına göre davada muhatap olmaz diye düşündüğümden soruyorum.

Yönetmelikte şöyle bir hüküm var buna göre okul mu muhatap olacak?

“Anlaşmazlıkların çözümü ve takibi

MADDE 28 – (1) Bu Yönetmeliğin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek problemler öncelikle mülki idare amirlerince değerlendirilir, çözüme kavuşturulamayan hususlarda Bakanlığın görüşü alınır.

(2) Sözleşme ile getirilen yükümlülüklerin takibi birlik yönetim kurulu ve okul yönetimi tarafından yapılır.

(3) Sözleşmenin uygulanması sırasında ortaya çıkabilecek hukuki ihtilafların çözümü için kanuni yollara başvurulmak üzere okul yönetimince ilgili mülki idare amirine durum bildirilir.”

 Okul muhatap olacaksa bu nasıl bir iştir? Okul idaresi dahi hiç bir şeye karışmayacak fakat okul muhatap olacak. Sözleşmede soru dahi sorulmayan, ihalede, bağış toplanmasında, görüşü dahi alınmayan kurum, davaya gelince muhatap mı olacak?

Sayın Tansu BATUR’un cevabı:

“Maksut Bey,

Yedeklerin çağrılma koşulları bellidir. Yedek Genel Kurul tarafından seçilen bir üyeliğin boşalması halinde yedekler boşalan üyenin yerini doldurmak üzere çağrılır. Olayda ise yönetim kurulunun yapısını değiştiren bir yeni düzenleme var. Bize göre olması gereken yeniden seçim yapılarak kurullara asil ve yedek üyelerin seçilmesidir. Ancak kurulun yapısıyla ilgili bir itiraz yoksa, idare yedek üyenin çağrılmasına göz yumabilir. Bu konuda görüş almanızda yarar var. Ancak ifade ettiğimiz gibi olması gereken yönetmeliğe uygun olarak yeni bir genel kurulun toplanmasıdır.

OAB'nin tüzel kişiliği yok. Daha önce konu yargı huzuruna taşınmış, Yargıtay OAB'nin tüzel kişiliği olmasa dahi davayı takip yetkisinin varlığını kabul etmiştir. Bu konudaki tartışmaları sona erdirmek için olsa gerek, dava takip yetkisi somut yönetmelikle Valiliklere verilmiş. Yönetmelikle OAB'ler kamu erkinin gözetiminde doğrudan kamu yararına faliyet gösteren özel statülü resmi bir organa dönüştürülmüş. Kamu otoritesi OAB'yi hukuken eğitim kamu hizmetinin bütünleyici parçası haline sokarak, uyuşmazlıklarla ilgili husumete taraf olma iradesi ortaya koymuş. Yeni durum nedeniyle OAB'lerin işleyişiyle ilgili çok daha sıkı denetim mekanizmalarının oluşturulması muhtemeldir.

İyi günler.

Av. Tansu Batur”

Buradan da anlaşılacağı üzere bakanlığın bu konularda da açıklama yapması gerekiyor. Tasarruf kullanması ve ülke genelinde birlik sağlaması gerekiyor.(2)

Bakanlığa Çağrı:

Bakanlığın özellikle (1) ve (2) diye numaralandırdığımız konular ile yönetmelikte aksamaya keyfiliğe yol açacak diğer durumlarla ilgili dönütler alıp ivedilikle bir genelge ile açıklama yapması ve ülke genelinde birliği sağlaması gerekmektedir.

Saygılarımla…

Maksut BALMUK

Eğitim Yöneticisi

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.