Enver Yavuz
Orman Genel Müdürlüğü Kamu İşçilerine Önemli Bilgiler Vereceğim
ORMAN İŞÇİSİ GERÇEĞİ
( İş Sözleşmesi ve Toplu İş Sözleşmesi )
1839 Tanzimat Fermanı ile ormancılık hizmetlerinin yürütülmesi için “Orman Müdürlüğü“ kurulmuştur.
En eski kuruluşlardan olmasına rağmen orman teşkilatında çalışanlar yazılı bir kurala bağlı olmadan; vahidi fiyat usulüne göre sosyal güvenlik yasası kapsamı dışında sigortasız, asgari ücreti düşük ve iş kanunu kapsamı dışında çalışmıştır.
Çeşitli tarihlerde yapılan değişikliklerle;
· 1977 yılında 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 3 üncü maddesinin ( a ) fıkrası değiştirilerek tarım işlerinde çalışanlar ( orman işçileri ) sosyal güvenlik kapsamına alınmıştır. ( 24.08.1977 tarih ve 16037 sayılı Resmi Gazete )
· 1989 yılında Asgari Ücret Tespit Komisyonunun 1989/2 numaralı kararı ile sanayi kesimi için belirlenen asgari ücret, tarım ve orman kesimine de uygulanarak milli seviyede tek bir asgari ücret tespitine karar verilmiştir. ( 27.07.1989 tarih ve 20234 sayılı Resmi Gazete )
· 2002 yılında orman işçileri iş kanunu kapsamına alınmıştır. ( 15.08.2002 tarih ve 24847 sayılı Resmi Gazete )
Yapılan bu değişikliklerle orman çalışanları sigorta kapsamına alınmış, asgari ücreti yükselmiş ve en önemlisi yasa kapsamına alınarak işçi sıfatını almıştır.
Nereden çıktı bunlar! Ne gereği vardı denilebilir!
Geçmiş, geleceği içinde saklayan sırlarla dolu bir aynadır.
Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez sözünden hareketle bu açıklamaları yapmak durumunda kaldım.
Orman işçileri kendi gerçeğini bilmeli
Ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından olan ormanlarımızın yetiştirilmesi, bakımı, korunması, geliştirilmesi ve işletilmesi gibi işlerde özveriyle ve hayatlarını tehlikeye atarak çalışanlar;
· Amele değildir,
· Köle değildir,
· İş Kanunu kapsamındadır.
İş Kanunun amacı ise işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.
4857 sayılı İş Kanunundaki bazı tanımlar,
· İŞÇİ, bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiyi,
· İŞVEREN, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları,
· İŞ İLİŞKİSİ, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiyi,
· İŞYERİ, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birimi,
· İŞ SÖZLEŞMESİ, işçi ile işveren arasında kurulan iş ilişkisine dayalı olarak, işçinin iş görmeyi, işverenin de ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme olarak tanımlanmıştır.
İş Kanununa göre gerçek kişi olan orman işçisi, iş sözleşmesine dayalı olarak çalışmak durumunda.
İş Sözleşmesi
Belirli veya belirsiz süreli yapılmaktadır. Sürekli İşçiler için “belirsiz süreli iş sözleşmesi” Geçici İşçiler için “belirli süreli iş sözleşmesi” olarak düzenlenmektedir.
İş sözleşmelerinin içeriği ise,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “Sözleşme özgürlüğü” başlıklı 26 ncı maddesi; “taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” şeklindedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun “kesin hükümsüzlük” başlıklı 27 inci maddesi; “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklindedir.
Özetle, iş sözleşmeleri yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere aykırı olamaz. Yasal düzenlemelere aykırı olan iş sözleşmeleri kesin hükümsüzdür.
Sendikalaşma ve Toplu İş Sözleşmesi
İşçilerin gücü birliğinden gelir düşüncesinden hareketle orman işçileri; çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek için faaliyette bulunan sendikalara üye olmakta,
Sendikalar ise işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmaktadır.
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre,
· TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ: İş sözleşmesinin yapılması, içeriği ve sona ermesine ilişkin hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası arasında yapılan sözleşmeyi,
· TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNİN HÜKMÜ: Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe iş sözleşmeleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. İş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alır. Toplu iş sözleşmesinde iş sözleşmelerine aykırı hükümlerin bulunması hâlinde ise iş sözleşmesinin işçi yararına olan hükümleri geçerlidir.” şeklindedir.
Buraya kadar Orman işçilerinin geçmişini ve olması gereken yerlerini yasalar çerçevesinde izah etmeye çalıştım. Ama!
Maalesef eski alışkanlıklar devam etmekte
İşveren, orman işçilerinin iş kanunu kapsamında olduğunu ve yürürlükte bulunan yasalara göre çalıştırılmalarını, toplu iş sözleşmesine göre çalıştırılacaklarını unutarak yine eski uygulamalarına devam etmektedir.
Şöyle ki,
Türk Borçlar Kanunu tarafların ( İşçi ve İşveren ) iş sözleşmesini özgürce belirleyebileceklerini emretmesine rağmen, işveren özgürlüğün kendisinde olduğunu düşünerek tek taraflı hazırlıyor.
Düzenlenen iş sözleşmelerine örnek verecek olursak,
1 - Ağır Vasıta Operatörü kadrosu alan bir işçi arkadaşımız için düzenlenen iş sözleşmesinin yapılacak iş – pozisyon bölümüne; “orman yangınları ile mücadele, silvikültür ve her türlü ormancılık faaliyetleri” yazılmaktadır.
2 - Vasıflı İşçi kadrosu alan bir işçi arkadaşımız için düzenlenen iş sözleşmesinin yapılacak iş – pozisyon bölümüne; “orman yangınları ile ilgili gözetleme-haberleşme-müdahale faaliyetleri ile gerektiğinde yangınların önlenmesi, söndürülmesine katkı yapacak, ilgili amirlerince verilen diğer tüm ormancılık faaliyetleri, vasıflı işçi, ağır vasıta operatörü, ilk müdahale araç şoförü, pikap, yangın işçisi” yazılmaktadır.
3 – Tek taraflı düzenlenen iş sözleşmelerinde toplu iş sözleşmesinde yer almayan maddeler yer almakta veya toplu iş sözleşmesinde yer alan maddeler farklı biçimde yer almaktadır.
Orman işçilerin imzalaması için mecbur tutulan iş sözleşmeleri eski alışkanlıkların devamı olsa gerek. İş sözleşmeleri ne Türk Borçlar Kanununun “sözleşme özgürlüğü” maddesine, nede “sözleşmelerin kesin hükümsüzlük” maddesine uymamaktadır.
Bilinmelidir ki, orman işçileri için toplu iş sözleşmesi imzalanmaktadır. Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe iş sözleşmeleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. İş sözleşmelerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alacağı açıktır.
Yukarıdaki örneklerde yer verdiğimiz iş sözleşmesinin “yapılacak iş - pozisyon” bölümünde yer alan hükümlerin geçerliliği yoktur. Çünkü yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinin 33 üncü maddesi açıktır ve “işçilerin kendi meslek ve pozisyonunda çalışması esastır” hükmü mevcuttur. İşçi arkadaşlar kendi meslek ve pozisyonlarda çalışmakta iken, çalışma koşullarında yapılan esaslı değişikliğe yasal süresi olan altı gün içerisinde itiraz edilmemesi halinde yapılan değişikliği kabul etmiş sayılacaklarıdır.
Sonuç olarak,
4857 sayılı iş kanunun 111 inci maddesine göre orman işlerinden sayılacak işlerin esası olarak “ormanların korunması, planlanması (amenajman), yetiştirilmesi, işletilmesi, sınırlandırılması çalışmaları, bunlara ait alt yapı çalışmaları ile tohum toplama, fidanlık, ağaçlandırma, erozyon kontrolü, etüt proje ve rehabilitasyonu, ormancılık araştırma ile milli park, orman içi dinlenme yerleri ve kent ormanlarının kurulması, bakım ve geliştirilmesi.” sayılmıştır.
Tüm bu işleri özveriyle yapan orman işçilerine hak ettikleri değer vermelidir.
İşveren, orman işçilerinin işleri ile ilgili sağlık ve güvenliklerini sağlamalı, mesleki risklerini önlemeli, eğitim ve bilgi vermesi dâhil her türlü tedbirleri almalı, organizasyon yapmalı, gerekli araç ve gereçlerini sağlamalı ve mevcut durumlarını iyileştirmelidir.
Sözün özü, yürürlükte bulunan yasalara göre;
· Orman işçileri, iş kanunu kapsamında,
· Orman işçileri, yürürlükte bulunan yasal düzenlemelere ( kanun, yönetmelik, genelge, tebliğ, yargı kararları, toplu iş sözleşmesi gibi ) göre çalıştırılmalı,
· Orman işçileri, kendi meslek ve pozisyonlarında çalıştırılmalı,
· Orman işçileri, çalışma koşullarında esaslı
değişiklik, disiplin kurulu kararı müstesna hiçbir zaman ceza mahiyetinde olmamalıdır.